Özgür Bey, öncelikle sizi biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?
1977 doğumluyum, Şehremini Anadolu Lisesi’nden (o zamanlar adı Şehremini Lisesi idi) sonra 1995 senesinde girdiğim Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Matematik bölümünden mezun oldum. Mesleğim olan bilgisayarın hayatıma 1991 yılında girmesi ile birlikte ve abimin Basic dilinde gösterdiği basit işlevleri yerine getiren kodları görmem karşısındaki şaşkınlığım ve heyecanım doğal olarak mesleğim oldu. Üniversite tercihim de analitik düşünce gücümü destekleyecek şekilde şekillendi.
Bilgisayarla -ki ilk bilgisayarım 286 AT 12 Mhz, SVGA ekran kartlı ve tabi ki siyah beyaz CRT monitöre sahip idi, çalışmalarım hem yazılım geliştirme tarafında hem de çocukluk hobim olan elektronikten dolayı donanım tarafında devam etti. Gazete bayilerinde gerekirse kaldırımda oturup gelmesini beklediğim bilgisayar dergilerinden öğrendiğimiz kodları, donanım ile ilgili geliştirmeleri uygulamaya çalışırdık. Bu dergiler arasında Bilgisayar Pazarı dergisi benim için özel bir yeri olan, o dönemde en fazla faydalandığım ve mektup göndererek sorular sorma imkanımızın olduğu -bu soruların yayınlanması ve yanıtlarının alınmasının ne kadar sürdüğünü tahmin edebilirsiniz- güzide bir dergi idi. 1992 yılında sorduğum Sigalit adındaki virüs ile ilgili teknik sorularının yayınlanması sonrasında Türkiye’nin çeşitli yerlerinden mektup ile kullanıcılardan bazı soruların gelmiş olması diğer kullanıcılarla ilk defa etkileşimimi sağlamıştı. Yine dergi sayesinde elektronik olarak -görece- basit bir ses kartı devresi tamamlayıp çalıştırabilmişliğim sayesinde SB16 satın alana kadar idare etmiştir.
Sonraki yıllarda Basic (GW Basic), Qbasic, Pascal (Turbo Pascal), ve PcWorld dergisinin eki olan Programlama Sanatı disketleri ile Kaan Arslan hocadan öğrendiğim C ve C++ ile yazılım geliştirme sürecim devam etti.
İlk olarak 1998 yılında çalışma hayatıma K2.net bilgisayarda teknik servis sorumlusu olarak başladım ve Linux ile tanışmam bu sayede oldu. Slackware ile bu dünya ile tanışmam, özgür yazılım felsefesini sorgulamam ve içselleştirmem ile birlikte yazılımların yalnızca açık kaynak kod değil özgür olduğu bir dünyayı hep destekledim.
Kısaca ilk defa bilgisayar başına oturduğum andaki heyecanım zerre azalmadan olan ilgim ve sevgim bugüne kadar devam etmektedir.
Dem İlaç’ta çalışmaya nasıl başladınız?
Dem İlaç ile o sırada kurucu ortağı olduğum şirketimiz ile 2002 yılındaki Acıbadem yerleşkesinin alt yapı çalışmaları nedeniyle çalışmıştık. Bu çalışmanın sonrasında sistem tarafında bakım destek konusunda iş ortaklığımız devam etti. 2005 yılında askerliğimi tamamladıktan sonra sevgili patronumuz merhum Sn. Hakverdi Demir’in teveccühü ve teklifi ile Dem İlaç’ta çalışma hayatım devam etti. Dem İlaç o dönemde benim takibimde olan ve yönetim kurulu ve tüm çalışanları ile oldukça uyumlu çalıştığım, bilgi işlem tarafında ise çocuğum gibi gördüğüm için tercihim oldu.
Dem İlaç’taki kariyer yolculuğunuzu bizimle paylaşır mısınız?
Dem İlaç, o zamanki adı ile Dem Medikal ve Ecza Deposu her ne kadar ruhsatlı ilaçlarını ithal eden bir ilaç şirketi olsa da aynı zamanda ecza depoculuğu alanında faaliyetlerini yürütmekte idi. Düşük akım alt yapısını danışmanlık zamanımızda tamamladığımızdan özellikle sunucu ve yazılım alanında geliştirme çalışmalarına başladım ki o zamanlar bilgi işlem sorumlusu unvanı ile tek başıma çalışırdım.
Sunucu kurulumları, uzun yıllar kullanacağımız ERP sistemi kurulumu ve entegrasyonlarını tamamladım. Dosya sunucuları, elektronik posta sunucusu, güvenlik duvarı kurulumu gibi dönemin güncel uyarlamalarını gerçekleştirerek kurumsal gelişiminin
Kişisel olarak bilgisayarı hiçbir zaman salt yazılım tarafı ya da donanım tarafı olarak ayırmamış, tüm alt çalışma alanlarının birbiri ile etkileşimde olduğunun bilinci ile hareket ederim, dolayısıyla projelerin yalnızca yazılım değil tüm donanım süreçlerinde de aktif rol almayı seviyorum.
2010 yılında uygulamaya başlanan ilaç takip sistemi kurulum projesini 2009 yılında tamamlanıp zorunlu tarih öncesinde sorunsuz olarak canlıda kullanıma başlamamız ciddi başarılımızdan biridir. Dem İlaç, Türkiye’de bu projeyi başarı ile devreye alan ilk 3 firma içerisindedir.
İlaç sektörünün doğası gereği yoğun düzenlemelere uygun sistemlerin sürekli iyileştirme süreçleri devam etmektedir. Kurumsal büyümemizin köşe taşlarından biri olan üretim tesisimizin tüm bilgi işlem alt yapı ve üst yapı kurulumları ile birlikte SAP ERP S/4 Hana projemiz 2021 yılında tamamlanarak canlıya alınmıştır.
Dem İlaç’ın son 20 yıldaki gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
2005 yılından bugüne baktığımızda Dem İlaç’ın sürekli büyümesi karşısında çalışma arkadaşlarım ile birlikte yaşadığım gurur ve mutluluğun tarifini yapmak çok zor. Yoğun geçen projeler, iş süreçlerinin güncel teknolojilere uyumluluğunu göz önünde tutarak sürekli iyileştirme çalışmaları ya da yeni fikirlerin uygulamaya konması ve özellikle yazılım geliştirme projelerinin kullanım yoğunluğu, yarattığı artı değerleri görmek bu gururu sağlamlaştırmaktadır. Bu noktada sevgili yönetim kurulumuzun desteği her projede cesaretimizi artırmış, motivasyonumuza güç katmıştır. Kendilerine bu vesile ile 20 yıllık çalışan olarak teşekkür ederim.
Bugün Dem İlaç’ın sektördeki konumunu nasıl görüyorsunuz?
Dem İlaç, her şeyden önce kurucumuz Sn. Hakverdi Demir beyefendinin vizyonunu devam ettiren, kurulduğu 1992 yılından itibaren sürekli gelişim ve büyüme hedefi içerisinde yer alan, yerli ilaç firmaları arasında yerlilik ilkesini de içeren misyonu sayesinde piyasanın takip edilen firmalarındandır. Ülkemizin kaynaklarının korunması ve artırılması hedefinde yerli ilaç üretimi müstesna bir yere sahiptir. Dem İlaç olarak Sn. Hakverdi Demir’in bu vizyonuna bugün sahip çıkıyor ve üretim tesisimizde teknoloji transferi çalışmalarımız ile vizyon hedefimize odaklanıyoruz.
Kariyeriniz boyunca karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdi?
Tüm bilgi işlem çalışan arkadaşlarımız bilirler ki yeni projelerde bir donanım ya da yazılım kurulur, entegrasyonları sağlanır, kısaca teknik tarafta sorunlu ya da sorun yaşayarak tamamlanır ancak bu projenin tüm kademeden çalışanlar tarafından sahiplenilmesi, disipline edilme süreci projenin en zorlayıcı tarafıdır.
Kullanıcılarımız alışık olduğu ekranlar ya da süreçler yerine yenisine adapte olmakta bazen zorlanmakta ve soruda geçen bilgi işlem departmanının yaşadığı en büyük zorlukları oluşturabilmektedir.
Bizim iç müşterilerimiz yani tüm çalışanlarımız ile ilişkilerimizi belli bir anlayış, açık olma ilkesi ile insani değerlere bağlı olarak yürütmemiz inanın en çok bizi mutlu edecektir. Bunca yılın tecrübesi ile bu ilkeleri en başından benimsemek işlerin çok daha rahat ve sorunsuz ilerlemesini sağlar, ayrıca bir kullanıcının ilettiği basit bir sorun çok daha büyük bir sıkıntının ilk görünen belirtisi olabileceği için her zaman dikkatli bir şekilde alt sebebi çözülmeden bırakılmamalıdır. Yani semptomlar düzelse bile kök neden sorgulaması mutlaka yapılmalıdır.
Dem İlaç’ta elde ettiğiniz en büyük başarılar hangileri?
Benim için en büyük başarılar öncelikle sorunların ya da süreç iyileştirmelerinin tamamen kendi ekibimiz ile tespiti, çözümü için gerçekleştirdiğimiz tasarımlar ve beyin fırtınaları ve en nihayetinde ekibimizin geliştirdiği yazılımların aktif ve yoğun olarak kullanılmasıdır. Özellikle şirket içi portal uygulamamızın tamamen kendi iç kaynaklarımız ile birden fazla ERP ve diğer sistemler ile entegre yapısı ve geldiğimiz büyüme seviyesine uygun olarak tüm çalışanların buluşma noktası olabilmeyi başarmış olması gurur verici.
Aslında en büyük başarımız pek çok projeyi iç kaynaklarımız ile yani bilgi işlem ekibimizin yetkinliği sayesinde gerçekleştirebiliyor olmamızdır. Sunucu parkımızı ciddi oranda Linux çekirdeğine sahip sunucu dağıtımları ile kurulum ve bakım faaliyetleri, yukarıda da bahsettiğim yazılım geliştirmede esnek ve ölçeklenebilir projeler geliştirebilme kabiliyetlerimiz ve bunları güncel teknolojilere uygun olması için literatür takibine verdiğimiz önem en büyük başarılarımızın başında gelmektedir.
Dem İlaç’ın çalışma kültürünü nasıl tarif edersiniz?
Dem İlaç, eczacılıktan ecza depoculuğuna, ilaç firmasından üretim yapan ve GMP ve Euro GMP gibi sertifikalar ile ilaç üretiminde rakiplerine göre oldukça saygın bir konuma erişme yolunda her zaman çalışanların birbirleri ile samimi ve yardımseverliğin ön plana çıktığı kültürel yapısı bu büyüme neticesinde daha kurumsal bir yapıya dönüşmüşse de devam etmektedir. Bunca yıl boyunca çok eğlendik, çok yoğun ve stresli olduğumuz zamanlar oldu ancak tüm çalışma arkadaşlarımız bir birine karşı her zaman yardımsever ve anlayışlı davranmıştır, bu kültür yeni gelen arkadaşlarımızın da en büyük motivasyon kaynağı olmuştur zira kendilerinden defalarca bu durumdan nasıl etkilendiklerini duymuşumdur.
İş hayatında en çok neyi öğrenmekten keyif aldınız?
Öğrenmekten keyif alırım her zaman, hayatın tıpkı bilgisayar işi alt başlıklarında olduğu gibi birbirinden ayrılmaz ve sürekli ilişki içerisindeki bize farklı gelen ancak aslında çok fazla ortak nokta barındıran alanlardan oluştuğunu düşünüyorum, biraz daha açmam gerekirse biyoloji, kimya, fizik gibi temel bilimlerin arasındaki ilişkiler aslında birbirlerinden ayrılmaz bütünün parçaları olduğunu düşünürüm, dolayısıyla hangi konuda olursa olsun bilgi içeren her alanı merak ederim. O yüzden iş hayatında farklı departmanların süreçlerindeki detayları öğrenmeye çalışırım, muhasebe, finans, üretim, kalite güvence, kalite kontrol vs. bunları öğrenmem yazılım geliştirmede know how tarafını da güçlü kılmaktadır.
Örneğin SAP kurulum sürecinde kavramsal dokuman oluşturma toplantılarının tamamında bulundum ve aktif rol üstlendim, URS dokümanlarını büyük bir dikkatle okudum böylelikle neredeyse tüm departmanların ERP’den beklentilerini, iş süreçlerini ve bu süreçlerin kritik detaylarını öğrenme ve bilgi birikimime katma fırsatım oldu.
Bugünkü bakış açınızla kariyerinize yeniden başlasaydınız, aynı yolu seçer miydiniz?
Bu soruyu eskiden kendi kendime sürekli olarak sorduğumu hatırlıyorum, acaba bir gün bilgisayar dünyasından bıkıp farklı bir iş alanına geçebilir miyim gibi. Ancak bu sorunun yanıtının hiçbir zaman olumlu olmayacağımı yani bilgisayar ve dünyasından aldığım keyfin ve bu keyfin kaynağı olan merak duygusunun tatmininin bitmeyeceğini anladığımda artık sormayı bıraktım. Kariyerimi ortaokul yıllarında belirlemiştim ve şu ana kadar aldığım bu karardan dolayı memnunum.
İş dışında hayatınız nasıl geçiyor?
Evlenmeden önce ve sonra olarak ikiye ayırmam gerekiyor 😊
Öncesinde bilgisayar ve sürekli öğrenme sürecim evde de büyük oranda devam ederdi ancak evlendikten ve özellikle oğlum olduktan sonra bu süreci iş yerinde devam ettirmeye karar verdim. Bunun dışında duyduğum merak ile Laborant ve Veteriner Sağlık bölümünü açıktan tamamladım. Oldukça keyif aldığım bir eğitim dönemi olmuştu. İş dışında ailem ile zaman geçirmeyi seviyorum.
Sizi hayatta yönlendiren kişisel değerleriniz nelerdir?
Tanımadığım herkesi severim.
Bilginin her zaman paylaşılması gereken ve böylelikle geleceğimizin daha aydınlık yarınlara ulaşmanın anahtarı olacağını düşünürüm. Mesleğimle ilgili olarak Richard Stelmann’ın özgür yazılım felsefesini benimserim. Bu konuda bu yazıyı okuyan genç meslektaşlarımın Özgür Yazılım Felsefesini incelemelerini öneririm.
Bundan sonraki dönemde planlarınız nelerdir?
Emekli olana kadar kurucu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün “Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır” sözüne bağlı kalarak görevimi en iyi şekilde yapmaya çalışmak şiarımdır.
Son olarak, bu röportajı okuyan genç meslektaşlarınıza ne söylemek istersiniz?
Her iş kolu zordur ancak bilgisayar bilimlerinde ilerlemek isteyen genç arkadaşlarıma ilk önerim merak duygularını sürekli törpülemeleri gerektiği, literatürü sıkı sıkıya takip etmeleri, bir alanda uzmanlaşmaları gerektiği ancak bunu yaparken mutlaka bilgisayar biliminin tüm alanları konusunda da bilgi sahibi olmalarının uzmanlaşacakları alana büyük katkılarının olacağıdır. Sürekli araştırma, bilgi edinmeye çalışmalarına devam etmeleridir zira bu alan neredeyse sınırsız bilgiye sahiptir ve alakasız gibi görünen bir detay bilgininin ne zaman ihtiyacınıza cevap vereceğini öngöremeyebilirsiniz.
Saygılarımla